Kılıçdaroğlu Ankara’da büro açacakmış, siyasi çalışmalarını burada yönetecekmiş. Bir de vakıf kuracakmış…
Keşke…
Bence yeni vakıf kurmak için mesaisini harcamasına gerek yok. Mesela hızla Sosyal Demokrat Vakfı SODEV’in başına getirilsin.
Parti siyasetiyle değil ülke siyasetiyle uğraşsın…
Türkiye’nin en büyük hatası, bir dönem görev yapan siyasetçileri bozuk para gibi harcamasıdır…
İktidardan düşünce yüzüne bakmıyoruz…
Büyük hata…
Ülke yönetiminde iktidarda veya muhalefette görev yapmış deneyimli siyasetçileri harcama lüksümüz yok.
Batı ülkeleri harcamıyor… ABD eski başkanlarına özel temsilci sıfatıyla görevler verip sahaya sürüyor. Hata eski bakanlarına da…
Arabuluculuk yaptırıyor…
ABD’nin eski başkanları konferanslar aracılığıyla dünya siyasetine yön vermeye çalışıyor…
Dünya siyasetini etkilemek için ülkeden ülkeye dolaşıyor…
Biz ise görevden giden siyasetçileri evine kapatıyoruz… Ağızlarını açmamalarını istiyoruz…
Demirel bu ülkenin siyasi hayatında 1961 yılından beri vardı. Başbakanlık yaptı, Cumhurbaşkanlığı yaptı. 1971’de askerden muhtıra yedi, 12 Eylül’de darbeyi gördü. Yasaklı oldu, meydanlara çıktı yeniden başbakan oldu. 2000 yılında evine döndü.
O günden sonra kendisinden yararlandık mı?
Türkiye Cumhuriyeti olarak özel temsilci sıfatıyla uluslararası bir soruna katkı yapması için görev verdik mi?
Ricada bulunduk mu?
Hayır…
Mesut Yılmaz da öyle… Hükümet sözcülüğü yaptı, Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptı, Dışişleri Bakanlığı yaptı, Başbakanlık yaptı.
Deneyimlerinden yararlanıldı mı?
Mesela özel temsilci sıfatıyla Avrupa Birliği müzakerelerinde önemli rol oynayabilirdi…
Abdullah Gül. 11. Cumhurbaşkanı… Evine yolladık. Halbuki Batı ile olan ilişkilerde, İslam dünyası ile olan problemlerde sorun çözücü olabilirdi…
Baykal’a da aynı muameleyi yaptık…
Eski Anayasa Mahkemesi başkanlarına da eski Yargıtay başkanlarına da… Çok üretken ülkeymişiz gibi hepsini kenara attık…
Yanlış…
Neden böyle yaptık?
Çünkü Erdoğan dahil siyasetçilerin özgüveni yok… Erdoğan dahil dedim çünkü o da mıntıka temizliği yaparak tek adam oldu, güçlü ekibini saha dışına attı…
En küçük partinin başına geçen siyasetçi bile anında o partideki deve dişi dediğimiz siyasetçileri temizliyor… Bu yüzden Türkiye’de siyaset ülkenin önünü açamıyor…
Bırakın Kılıçdaroğlu’yla bu zinciri kıralım. Efendim ofis açacakmış, vakıf kurarak siyasetten kopmayacakmış, CHP’nin başına yeniden dönmenin yollarını arayacakmış…
Geçin bunları…
Müthiş bürokrasi deneyimi olan, 13 yıl CHP genel başkanlığı yapan bir insandan yararlanmanın yollarını arayalım…
Son altı ayda bizce yaptığı hataları, o dönemi onun ağzından dinlemek bile önemli kazanımdır…
Türkiye siyasetçisini evine hapsetmemeli, çöpe atmamalı…
Tam tersi ondan yararlanmanın yollarını aramalı…
Kılıçdaroğlu’nun açtığı ofisten üretilecek fikirlerin ülkeye çok katkı yapacağına inanıyorum. Ve diyorum ki; vakıf kurmakla uğraşacağına Sosyal Demokrasi Vakfı’nın başına geçsin…
İngiltere’yi izliyor musunuz? Hint asıllı Başbakan Sunak allem etti kalem etti eski Başbakan Cameron’u dışişleri bakanlığı görevine ikna etti…
2010 yılında seçimi kazanarak İngiltere Başbakanı olan Cameron, 200 yıllının en genç Başbakanı unvanına sahip oldu.
2015 seçimlerini de kazandı. Avrupa Birliği’nden ayrılmayalım dedi, 2016 referandumunda ayrılalım kararı çıkınca görevini bıraktı, evine gitti…
Şimdi Dışişleri Bakanı…
Ben başbakanlık yaptım attan inip eşeğe binmem demedi. Ortadoğu’nun ve dünyanın bi halinin normale dönmesi emek sarfetmek için bu görevi kabul ettim dedi…
Sonsöz: görevden bir şekilde giden siyasetçileri harcamayalım. Batı’nın yaptığı gibi onlardan yararlanmanın yolunu arayalım…
Cameron çarpıcı örnek….